Saturday, 4 June 2016

Kavusma hikayemiz

Biricigim,
Koca 1 yil gecirdik seninle, 32 yilimin en guzel yili.

30 Mayis 2015’te, henuz 40 haftan bile dolmamisken, merakla, sabirsizlikla sana kavusmayi bekliyordum, bekliyorduk. Her gun uzun uzun yuruyusler, pilates topunda 8 yapmalar, ananas, aci yemek gibi delilikler...Sabirsizligimi bunlarla gecirmeye calisiyordum. 31’inde babaannen gelecekti. Baban havaalanina onu almaya gidince, gelin kiz havama burunup, koca gobegime bakmadan evi bir guzel derledim, topladim, temizledim. Babaannen gelince, yine uzun bir yuruyus yaptik. Eve donunce aksam yemegine cikmadan ben yine pilates topunda zip zipliyordum. Aslinda artik en rahat oturdugum yer orasiydi. Yemek icin hazirlanirken fark ettim nisan denilen seyin geldigini. Gayet rahatiz ama, olabilir diyoruz, dogum hemen baslayamaz. Doktor babaanneden de bu dedigimize onay alinca, rahat rahat yemege cikiyoruz. Yemege giderken, benim dogurmami dort gozle bekleyen Pavia esnafi ‘patlayacaksin, dogur artik, bak dolunay da var’ diyorlar. Burada dolunayda dogurulur diye bir inanis varmis cunku. Hamileyken alinan elbiselerimden birini giyiyorum, ‘off amma dolduruyorum bunun icini’diyorum, ‘herhalde bu hamilelikte bir daha giymem’ J

Yemekte baban ve babaannen karsimda oturuyorlar, biz ikimiz de masanin diger tarafinda, o kadar buyuk yer kapliyoruz cunku. Hafif hafif kasilmalarim var, cok uzun zamandan beri Braxton-Hicks’lerim oldugundan, yine oyle herhalde diyorum. Bildircin ismarliyorum, hayatimda ilk kez yiyecegim, deli miyim ne? Zaten patlayacagim, hafif bir seyler yesene! Sohbet ediyoruz, sakin sakin yiyoruz yemegimizi. Ben kasilmalarla ilgili bir sey soylemiyorum ama bir sure sonra babaannen ‘senin yuzun sekilden sekile giriyor’ diyor. Belli ki kasilmalar yuzumden belli oluyor, ama bir hayli uzun aralari, yeterince duzenli de degil. Hadi eve donelim diyoruz, dokuz bucuk gibi donuyoruz. Hemen yatalim da dinlenelim, ne olur ne olmaz. Hazirlanip yataga girmek on bucugu buluyor. Bu arada, kasilmalarin farkli oldugunu artik kabulleniyorum. Yatma seklimi degistirmem, kasilmalari degistirmiyor cunku! Baban hemen bir uygulama indiriyor, takip icin. 10 dk’da 1 kasilma...Biraz uyuyalim. Olmuyor! Cunku kasilmalar siklasiyor, yatarken pek rahat atlatilmiyor. Gitmemiz lazim diyoruz. Burada oyle gece vakti, dur doktorumu arayayim, diye bir sey yok. Direkt kadin dogum acile gidip, gerektiginde bildirmek gerekiyor. Bir banyo yapayim, son rotus hazirliklari tamamlayayim, sonra babaannene haber verip, bi hastaneye ugrayip gelelim diyoruz. Ha bu arada, bir arabamiz yok! Taksiyle gidecegiz. Babaannene biz gidip gelelim desek de, ikna edemiyoruz. 12’ye gelirken hastaneye dogru yollaniyoruz, tum cantalarimizla. Takside sancilari atlatmak daha zor geliyor, surekli haraket etme istegi duyuyorum cunku.
Bu hamileligimde, ve bundan onceki iki dusukte, defalarca geldigim ‘Pronto Soccorso’ya, kadin dogum acile, bu sefer fazlaca heyecanli giriyordum. Korku degil, heyecan ve yine sabirsizlik. NST’ye baglaniyorum, kasilmalarin araliklari sıklasmis, siddeti de iyi ama henuz basa cikamadigim bir durum degil.Diyorlar ki ‘ henuz erken, isterseniz eve gidip, bir kac saate gelebilirsiniz’. Diyorum ki ‘biz taksiyle geldik, artik gece yarisini gecti ve taksi kalmadi (evet, Italya’da ha deyince taksi bulunamiyor, gece calismiyor!)’. Evle hastane cok da uzun sayilmaz, yuruyerek eve donebiliriz diyorum, deli cesaretim karsisinda, ‘biz senin girisini yapalim’diyorlar. Ama aktif dogum odasina degil, normal hastana odasina aliyorlar beni. Ve yanimda kimse olmadan.
Saat gece 1 bucuk. Iki kisilik odada,sansima yalnizim. Geceligimi giyiniyorum, hazirlaniyorum, boylelikle gelen sancilari bu mesguliyetle aktariyorum. Uyu diyorlar ama nafile! Sanci araliklari sık, yatamiyorum, surekli odada dolasiyorum, kendimi en rahat hissettigim pozisyonlarda sancilari atlaymaya calisiyorum. Hastanenin 9. Katindayiz. Disarida karanlikta, bir  fiskiye fark ediyorum. Dikkatimi ona veriyorum, sanki oraya odaklanirsam, kolay atlatiyor gibiyim. Bunlari yaparken bir sandalyeye tunemis durumdayim, simdi dusunuyorum da ne komik. Ebeler geliyor sık sık, aciklik kontrolune. Bana gaz veriyorlar, ‘cok iyi gidiyorsun tatlim’diyorlar. Arada bir Guney’le haberlesiyorum. Ailemize haber ediyoruz, gecenin bir yarisi!  Saat 1 bucukla, 5 bucuk arasinda zamanin nasil gectigini ancak bu kadar hatirliyorum.  Havanin aydinlandigini fark ediyorum, ayni zamanda icimdeki her seyi cikarmak istedigimi. Banyoda sacini tutacak biri lazim bu zamanlarda! Iste tam o zaman Guney geliyor. Ebeler mi cagirdi, ben mi istedim, nasil oldu bilmiyorum. O gelince, ebeler ‘dusa gir’ diyorlar. Ah daha once niye girmemisim. Cok rahatlatiyor beni, sancilar siddetlenmis olsa bile. Guney’in yanimda olmasi da cok iyi hissettiriyor tabi beni. Bulut’umuzla konustuk mu acaba o arada? Banyodan ciktigimizda saat 6 bucuk. Aciklik kontrolu, 5 cm. Aktif dogum odasina artik gecebilirsin diyorlar. Oh be! Odayi daha once gormustum, tavaninda mavi bir Bulut var! Bu oda tam tesekkullu; tavandan sarkan ip, top, ortasi bos tabure, degisik sandalyeler. Sancilari nasil karsilamak istersen. Bana bir form doldurtuyorlar, sorulara cevap vermekte zorlaniyorum, zaten Italyancada zorlaniyorum! Epidural istiyorum, cok yorgunum, hic uyumadim, guc toplamam lazim diyorum. Ebe, bu saate kadar cok iyi gelmissin, saat 9’a dogurursun diyor. Biraz gaza gelsem de, epidurale donus yapiyorum. Sevimli bi doktor geliyor, biraz uykulu gorunuyor gozume, korkuyorum. Ah o epiduralin takilma aninda sancilari haraket etmeden karsilamak!!! Neyse ki, kisa bir sure sonra mutluluk! ‘La vita è bella’ diyorum J Saat 7 bucuk. 1, 1 bucuk saat kadar uyuyup dinleniyorum. Uyandigimda biraz bacaklarim uyusuk, kalkip odada dolasiyorum. Guney hep NST’nin basinda. Bizim tonton iceride takiliyor, onunla konusuyoruz arada bir. Ebe 9 gibi aciklik kontrolu yapiyor, 2 saatte hic bir sey degismemis. Dogum yavasladi diyor. Bir an epidurali aldigima uzuluyorum. Ama 12’ye dogurursun diyorlar. Epiduralin etkisi azaldikca, sancilari karsilama pozisyonlarina giriyorum. Hala suyum gelmedi! Ne zaman bilmiyorum ama, ebe keseyi patlatti bi ara. Ondan sonra biraz daha ilerleme oldu. Bu saatten sonrasi da flulasmaya basladi. Cunku sabirsiziz! Cunku merakliyiz! Cunku sancilar geliyor! Ama Bulut kusum hala gelmiyor! 12’yi de gecti. Ebem degisti; tatli kizdi, adini da hatirlamiyorum zaten.

Bi ara Bulut’tan tepki alamadik, iste o zaten ilk korku. Sonra babasi Mozart acti da, uyandi :D Ebeler gelip gidiyor, hadi dogurmadin mi diyorlar. 12’yi de gecti. Doguracaksin bir iki saate diyorlar. Saatler geciyor. Bir sey yiyip icemedigim icin, yoruluyorum, uyuyamiyorum da. Saat 4 oluyor. Artik ikinmak istiyorum. Once yerde deniyorum, sonra ortasi bosluklu sandalyede, sonra dogum sandalyesinde. Kendim deniyorum, Guney yardim ediyor, ebem gaz veriyor. Ama olmuyor! Ebenin istedigi kivama gelemedim. Biri genc, biri kidemli iki doktor geliyor, biraz da onlar duruma dahil oluyorlar. Artik cok yorgunum, ne diyorlar, ne konusuyorlar anlamiyorum bile. Ikiniyorum, ikiniyorum, olmuyor. Iki ebe, iki doktora, bir de en kidemli doktor katiliyor. Aciklik 10 cm zaten! Soyle yap, boyle yap. Saat 6 oldu. Doktor karnina bastiracagiz diyorlar. Acilar birbirine karisiyor. Tam uc farkli kisi, uc kez karnima bastiriyor. Guney, her kasilmada 2-3 kez beni ikindiriyor. ‘Hadi Sevgi, kafasini goruyorum’ diyor. Ama ben ikinmayi bitirdigimde, minigim geri gidiyor, bir ileri iki geri adeta!
Cok yoruldum, sanci falan umrumda degil. Ikinamiyorum diye agliyorum. Cikaramayacagim diyorum. En kidemli doktor, ‘e kim cikaracak o zaman’ diyor. ‘ Hadi yapabilirsin’. Yine deniyorum, yine deniyorum. Olmuyor! Odaya ultrason cihazi getiriyorlar. Korkuyorum, ne oldugunu anlayamiyorum.Zaten artik Italyanca konusamiyorum da. Guney soyle onlara, yapamayacagim diyorum. Bakiyorlar, konusuyorlar kendi aralarinda. Bize bi aciklama yapiyorlar mi bilmiyorum, hatirlamiyorum. En sonunda ‘dogumun bu fazi cok uzadi, sezeryan olmak ister misin?’ diyorlar. Cok yorgunum, Guney’e karar versin diye bakiyorum. Kagitlari imzaliyoruz. Sonra  ameliyathanedeyim. Nasil geldim bilmiyorum! Sanirim son gucumu kagitlari imzalamada kullandim. Artik bir basimayim. Sabahki anestezi doktoru var. Benimle biraz ingilizce, biraz italyanca konusuyor. Bana sorular soruyor. Ben agliyorum, cok. Cevap da veriyorum. Yuzumu siliyor,gecti canim diyor. Oglum cikti mi, nolur soyleyin diyorum, ona bir sey demiyorlar. Hic bir sey hissetmiyorum. Saat 19.49. Uzaklarda bir bebek aglamasi duyuyorum, gur gur. Ama sanki o Bulut degilmis gibi hissediyorum, Bulutmus. Bebegimi goreyim nolur diyorum. En sonunda basimin ustunden bana simsiyah sacli, kucuk bir japon baligi bebegimi gosteriyorlar. Cok agliyor. Bulut’um, bebegim diyorum ve susuyor. Hayatimin en guzel an’i! 4.1 kg, 54 cm diyorlar. Tekrar soruyorum boyutlarini! Bu kadar buyuk olacagini tahmin etmemistim. 36. Haftada kafa boyutlarinin 40 haftalik oldugunu biliyorduk ama, belliymis buyuk olacagi!

Sonra goturuyorlar bebegimi ve gozumu tekrar actigimda tanimadigim baska bir odadayim. Kimildayamiyorum. Kimse yok odada. Agliyorum. Titriyorum. Guney geliyor. Gormus bebegimizi. Bir sorun mu var nolur bana soyle, niye goremiyorum bebegimizi diyorum. Guney de saskin, aglamakli. Yok bir sey, gordum oglumuzu, cok iyi diyor. Niyeyanimizda degil anlayamiyorum. Ama zaten kafamda butunlestiremiyorum olaylari. Guney’i cikariyorlar. Yine yalnizim, surekli sesleniyorum biri gelsin diye. Bir hemsire geliyor sonunda, niye bebegimi goremiyorum diyorum. Atesin var, bebegine simdi yaklasamazsin diyor. Su istiyorum vermiyor. Bebegimden sonra dusundugum ikinci sey su cunku. Kimildayamiyorum. Bi sure sonra odama  goturuyorlar. Surekli Bulutumu soruyorum. Ne zaman gorecegim diyorum. Sonra ne zaman su icebilirim diyorum.Saatler gecmiyor, sonra birden gece 11gibi gozlerini fal tasi gibi acmis, ebenin kollarinda aglarken, benim sesimi duyup, yine susan bebegimi getiriyor ebe ama yine yaklastirmiyor. Atesin dusunce diyorlar. Onu gormek bana guc veriyor. Hayatimda bu kadar guzel bir bebek gormedim! Ayrica anne babasi bu kadar acik tenliyken nasil boyle kara sacli, tuylu bisi olmus. Askimin mutluluguyla uyuyorum. Saat gece 2’de su icebilme zamanima saat kurup, uyanip suyumu iciyorum. Titremem de gecti zaten. Saat sabah 6 bucukta hayatimin en guzel uyandirilmasiyla uyaniyorum. Bulutumu getirmisler. Emzir diyorlar, biliyor musun nasil yapilacagini, diyorlar. Hic yapmadim diyorum :D Ama Bulut’um adeta daha once defalarca yapmis, yapisiyor. Saatlerce ayri kalmamizin acisini cikariyor. Sut geliyor mu gelmiyor mu bilmiyorum bile. Ikimiz de cok mutluyuz. Yani ben oyleyim, O da oyleydi herhalde. Fotograflarini cekmeye doyamiyorum. Her bir parcasina bakiyorum, doyamiyorum. Babasi gelsin, beraber bakalim istiyorum. Babalarin ziyaret saati var, oyle her zaman gelemiyorlar. Ama yine de bir kac saate yanimizda. Gozlerimiz dolup duruyor. Guney hep kucuk bebekleri tutamayacagini soylerdi. Zaten 9 ay tasiyorsun, 3 ay daha sen tasi, sonra ben tasirim diye saka yapardi. Oglumuz babasini duyup, soyle ele gelir koca bebek olarak geldi :D

Iste boyle. Daha detaya inerim tabi insem. Ah ne guzeldi! Pazar gecesi hastaneye girdik, Cuma ogleden sonra ciktik. Sezeryan olunca en az 3 gun kaliniyor. Bulut yenidogan sariligi da olunca, fazladan da kaldik. Ilk gunlerimiz hastanedeydi. 

Her ne kadar hamileligim kullandigim igneler, endiseler icinde gectiyse de, hic bir zaman dogum yapmaktan korkmadim. Normal dogumun, dogal olan oldugunu dusundum. Nasil hamile olup bebek tasiyabiliyorsak, dogururuz da dedim. Ama tokezledim burda. Bulut mu buyuktu, ben mi ikinmadim bilmiyorum. Hala ‘ah keske’ dedigim zamanlar oluyor. Normal dogumun asamalarindan gecip, 10 cm’le sezeryana girmis olmak.  Ama saglikla kavustuk ya, biraz zor, biraz gec olsa da.
Emzirme konusunu da hic dusunmedim. Sutum gelir mi, gelmez mi, bebegim meme alir mi, almaz mi. Her sey olacagina varir dedim. Is minik yavrumda bitiyormus, o isini biliyormus :D Simdi bile, artik ben Annnne degil, memememe’yim onun icin :D


Ah sonunda yazabildim, uzun olsa da. Iyi ki dogdun bebegim!